Wellbeing Halini Yükseltmek için İş-Yaşam Dengemizi Kuralım

blank

blankGünümüzde gelişen dijital yeniliklerle birlikte, yaşamımızın tüm alanlarında hızlı değişim ve etkiler yaşamaya başladık. Esnek çalışma saatleri veya uzaktan çalışma biçimi gibi değişimler hayatımıza girdi. Böylece iş yaşamı deneyimlerimiz de yeniden şekillenmeye başladı. Bu değişimlerle birlikte iş ve kişisel yaşamımızda esenliğimiz için, iş-yaşam dengemizi korumanın önemi gündem konularımız arasında yerini aldı.

Kurumsal refahın sağlanmasında önemli olan iş-yaşam dengesi, çalışma hayatımızda sıklıkla karşımıza çıkar. Günümüzün değişen koşullarıyla birlikte hayatımızın tüm alanlarında dengeyi yakalamamız gerekir. Bu gereklilik mutluluğumuzla birlikte, sağlık ve refahımız için de önemlidir. Kişisel yaşamımız ile iş yaşamımız arasında denge bozulduğunda ise, bu durumdan esenliğimiz de etkilenir.

Günümüzün hızlı ve tempolu çalışma koşullarında iş-yaşam dengemizi korumamız, tüm yaşam alanlarımızdaki performansımız ve üretkenliğimizi açısından da önemlidir. Yaşamımızda önceliklerimizle birlikte, kişisel beklenti ve isteklerimiz yine iş-yaşam dengemizi korumamızda diğer etkenlerdir.

blankİş-Yaşam Dengesi Nasıl Tanımlanır?

İş-yaşam dengesi kavramına göz atmadan önce, dengeli bir hayatın nasıl olması gerektiğiyle ilgili kavramsal bir yolculuğa çıkalım isterseniz.

Kirchmeyer (1993) dengeli bir hayatı; “Yaşamın her alanında tatmin edici deneyimler yaşamayı sağlayan enerji, zaman, adanmışlığın hayatın tüm alanlarına eşit derecede yayılması” şeklinde tanımlamış. Kofodimos dengeli hayatı; “Sevgi, oyun ve iş konularını içeren tatmin edici, sağlıklı ve verimli bir hayat” olarak tanımlamış. Marks ve MacDermid (1996) ise; “Yaşadığı anın tadını çıkarabilen ve hayatındaki hiçbir rolün bir diğerine üstün olmadığı bir hayatı” dengeli bir hayat olarak tanımlamışlar.  

İş-yaşam dengemiz aslında hayatımızdaki dengeyi nasıl koruyacağımızla ilgili bize yol gösteren bir durumdur.

Bununla birlikte işimiz ve yaşamımızdaki diğer meşguliyetlerimize ayırdığımız zamanın dengesinin, nasıl olması gerektiğiyle ilgili de bize bakış açısı sunar.

Günümüzde popüler bir kavram olan iş-yaşam dengesi denildiğinde ne anlamlıyız peki.

Literatürde bu kavramla ilgili kabul gören tanımlardan birine göre iş-yaşam dengesi; “İş ve iş dışı faaliyetlerin uyumlu olduğu ve bir bireyin mevcut yaşam önceliklerine uygun olarak büyümeyi teşvik ettiği yönündeki bireysel algısı” şeklindedir.

blankYapılan çalışmalar da şunu bize göstermektedir ki; iş-yaşam dengesinin korunması, iş yaşamıyla birlikte aile yaşamında da tatmin duygusunu destekler. Bununla birlikte iş yaşamlarında, kişilerin performansını ve kurumsal bağlılığını da olumlu yönde etkiler.

İş-yaşam dengemizi kaybettiğimizde, çalışma hayatımızda yaşadığımız olumsuz deneyimlerimiz artabilir. Yaşamsal rollerimizin gerektirdiği sorumluluklarımızı yerine getirme konusunda aksaklıklar ve ilişkilerde çatışmalar yaşanabilir. Ayrıca genel yaşam memnuniyetimiz, doyum hissimiz ve esenliğimiz de bu olası durumlardan etkilenebilir.   

İş-yaşam dengemizi genellikle kişisel veya örgütsel nedenlerin etkilediği görülür.

Yaşımız, cinsiyetimiz, eğitimimiz, medeni durumumuz, ailevi rollerimiz, sosyo-kültürel yapımız ve kariyer hayatımız iş-yaşam dengemizi etkileyen kişisel faktörlerdir.

İş yaşamı sorumlulukları, iş yeri rolleri, rol çatışmaları, iş güvenliği sorunları, yönetim biçimi, aşırı iş yükü, iş yeri koşulları ve kariyer engelleri ise dengeyi bozan örgütsel faktörlerdir.

İş-yaşam dengemizi kararlılıkla koruyabilmemiz için yaşam önceliklerimizi belirlememiz gerekir. Beraberinde istek ve beklentilerimizin farkında olmamız önemlidir. Bu farkındalıkla dengenin bozulmaması için, öncelikle sorumluluk üstlenmek gerekir.

İş-Yaşam Dengemizi Korumamız Neden Önemlidir?

İş ve kişisel yaşamımızda üstlendiğimiz tüm rollerimizle birlikte, beklentilerimizi yerine getirebilme becerimiz iş-yaşam dengemizi olumlu yönde etkiler. Önceliklerimizin farkında olmamız, yaşam alanlarımızda sınırlarımızı belirlememiz, kişisel beklentilerimizle üstlendiğimiz sorumlulukların örtüşmesi iş-yaşam dengemizin korunmasını destekleyen unsurlardır.

Yapılan bilimsel çalışmalara baktığımızda; iş-yaşam dengesinin aile ilişkileri ve sorumlulukları üzerine etkisiyle birlikte, iş memnuiyeti ve sağlığa etkileri ilgili çalışmalar göze çarpar. Gragnano ve arkadaşları tarafından (2020) yürütülen bir çalışmada; aile ve sağlık faktörlerinin iş yaşam dengesiyle arasındaki ilişkinin önemi incelenmiş. Çalışmanın sonucunda sağlık faktörünün iş yaşam dengesi üzerinde, aile faktöründen daha önemli olduğu raporlanmış.

blankSağlık ve esenliğimizi koruyarak, daha doyumlu ve mutlu bir yaşam sürdürmek istiyorsak; iş-yaşam dengemizi kaybetmememiz önemlidir. İş ve kişisel yaşamımızda dengeyi korumamızın, en önemli nedenleri ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Çalışma hayatında mutluluğumuzu ve motivasyonumuzu destekler.
  • İş tatminimizi ve memnuniyetimizi yükseltir.
  • Duygusal dayanıklılığımızı ve zihinsel dinginliğimizi destekler.
  • Yaratıcılığımızı, performansımızı ve üretkenliğimizi arttırır.
  • Yaşam kalitemizi iyileştirir.
  • İlişkilerimizdeki bağlarımızı güçlendirir.
  • Aile içinde ve iş yaşamında rol çatışmalarını önler.
  • Tükenmişlik sorununu azaltır.
  • İş gücü kaybını ve işten ayrılmaları önler.
  • Kişisel ve profesyonel başarıyı destekler.
  • Pozitif çalışma kültürü yaratır.
  • Stresle başa çıkma becerimizi geliştirir.
  • Doğru kararlar almamızı kolaylaştırır.  
  • İş ve ekip ilişkilerimizi güçlendirir.
  • Kişisel gelişimimize ve hobilerimize zaman yaratmayı kolaylaştırır.
  • Sosyal sorumluluk projelerine veya gönüllü çalışmalara vakit ayırmamızı sağlar.

İş-Yaşam Dengemizin Bozulduğunu Nasıl Anlarız?

Kişisel yaşamımızla iş yaşamımız arasında dengeyi kaybettiğimizde, bu durumun olumsuz etkilerini yaşamımızın genelinde hissetmemiz mümkündür. İş-yaşam dengemizin bozulması sağlığımız başta olmak üzere, yaşam kalitemizi ve performansımızı da etkileyebilir.

Esenlik düzeyimizi de etkileyecek olan, iş-yaşam dengesizliğini hayatımızdaki bazı yansımalarıyla fark edebiliriz. İş-yaşam dengemizin bozulduğunu bize düşündürebilecek bazı işaretler şunlar olabilir:

  • Uyku düzenimiz bozulabilir.
  • Stres ve kaygı sorunları yaşanabilir.
  • Fiziksel ve zihinsel tükenmişlik yaşanabilir.
  • Sürekli yorgunluk hissedilebilir.
  • Aile ilişkilerinde çatışmalar yaşanabilir.
  • Bedenimizin farklı bölgelerinde ağrı hissetme gibi fiziksel sağlık sorunları yaşanabilir.
  • İş ve kişisel yaşamda odaklanma sorunları ve performans düşüklüğü yaşanabilir.
  • İş ve özel yaşamda ilgi kaybıyla birlikte motivasyon düşüklüğü yaşanabilir.
  • İş hayatımızda çalışma saatlerimiz uzayabilir.
  • Kişisel ilgi alanlarına ayrılan zaman kısalabilir.
  • İlişkilerin genelinde bozulmalar olabilir.
  • İş ve özel hayat arasında sınırlar kaybolabilir.
  • Yaşam memnuniyeti ve iş tatmini azalabilir.

Gündelik yaşamımızda denge halinin bozulduğunu fark ettiğimiz bu gibi işaretleri dikkate almamız önemlidir. Gerektiğinde konuyla ilgili uzman desteği almak, sorunların üstesinden daha rahat gelmemizi kolaylaştırır.

blank blank blank

İş-Yaşam Dengemizi Korumak İçin Hangi Adımları Atabiliriz?

İş-yaşam dengemizi korumak amacıyla şu adımları atarak, esenliğimizi de destekleyebiliriz: 

  • İş ve kişisel yaşamımızı planlarken zamanı verimli kullanarak, işlerimizi önem sırasına göre önceliklendirelim.
  • İş ve kişisel yaşamımızda hedeflerimizi netleştirelim.
  • İş yaşamımızla ilgili sorunları özel hayatımıza taşımayalım
  • İşimizle ilgili telefon görüşmelerimizi veya e-postalarımızı, iş saatleri dışında kontrol etmekten kaçınalım.
  • Gerektiğinde esnek çalışma saatleri veya uzaktan çalışma biçimi gibi fırsatlarımızı değerlendirelim.
  • Gereksinim olmadıkça iş dışı mesai yapmayı veya fazla iş yükü üstlenmeyi tercih etmeyelim.
  • Gerektiğinde iş yükümüzü hafifletmek için işlerimizi delege edelim.
  • Çalışma saatlerimizle ilgili sınırlarımızı belirleyip, iş dışı saatlerimizi kişisel zaman olarak kendimize ayıralım.
  • Fiziksel ve zihinsel sağlığımız için uyku düzenimize özen gösterelim.
  • Düzenli egzersiz, nefes teknikleri ya da meditasyon gibi uygulamalarla stresimizi etkili yönetelim.
  • İş dışı zamanlarımızda hobi ve ilgi alanlarımızla daha fazla ilgilenelim.
  • İlişkilerimizi ve sosyal destek kaynaklarımızı güçlendirelim.
  • Ev ile ilgili sorumluluklarımız için gerektiğinden diğer aile bireylerden destek alalım.
  • İş dışında zamanımızı verimli kullanmak için dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak duralım.
  • İşlerinizi düzenlemek ve üretkenliğimizi arttırmak için destekleyici araçlardan faydalanalım.
  • Uzun çalışma saatleri sonrası mutlaka kısa molalar vererek, enerjimizi yükseltelim.
  • İmkanlarımız ölçüsünde tatil planları yaparak, dinlenmeye zaman ayıralım.

İş-yaşam dengemizi korumak için elbette kararlılıkla çaba göstermemiz gerekir. Hayatımıza dahil edebileceğimiz bazı küçük adımları, zamanla alışkanlık haline getirerek; iş ve kişisel yaşamımızda dengeyi koruyabilmemiz mümkündür.

Şenay Zuhur

Wellbeing Uzmanı &Uzman Hemşire & Bütünsel Gelişim Koçu

 

Kaynaklar

  1. Sirgy M.J., Lee D.-J. Work-Life Balance: An İntegrative Review. Appl. Res. Qual. Life. 2018; 13: 229-254.
  2. Kalliath T., Brough P. Work-Life Balance: A Review Of The Meaning Of The Balance Construct. J. Manag. Organ. 2008;14: 323–327.
  3. Gragnano, A., Simbula, S., Miglioretti, M. Work–Life Balance: Weighing the Importance of Work–Family and Work–Health Balance. Int J Environ Res Public Health. 2020 Feb 1;17(3):907.
  4. Kirchmeyer, C. (1993). Nonwork-to-work spillover: A more balanced view of the experiences and coping of professional women and men. Sex Roles, 28(9-10): 531-552.
  5. Greenhaus, J.H., Collins, K.M., Shaw, J.D. (2003). The relation between workfamily balance and quality of life. Journal of Vocational Behavior, 63(3): 510-531.
  6. Yavuz, N. (2018). İş Yaşam Dengesi İle İş Stresinin Esnek Çalışma Uygulamaları Bağlamında İncelenmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. 10-11.
  7. Marks, S.R. & MacDermid, S.M. (1996). Multiple roles and the self: A theory of role balance. Journal of Marriage and the Family, 58: 417-432.